İlk defa 2013 yılında gündeme gelen modüler akıllı telefon projesi Ara henüz daha piyasaya çıkamadı. Son açıklamaya göre de 2016 yılında pazarda yer alacağı söylendi. Özetlemek gerekirse, akıllı telefonlarımızı oluşturan bileşenleri, telefonunu aldığımız üretici yerine biz belirleyeceğiz ve Google’ın üreteceği küçük, orta ve büyük boyadaki iskeletler üzerine bunları yerleştirebileceğiz.
İlk duyduğumuzda kulağa epey hoş gelen bir projeydi gerçekten. Müzik tutkunu bir kullanıcı telefonunda diğer temel işlevleri yerine getiren bileşenleri ortalama bir fiyatla aldıktan sonra telefonun hoparlörünü en iyisini üreten firmanın ürünü ile destekleyebilecek. Resim çekmek için kamera taşımak istemeyen biri de en iyi kamera ve sensörü telefonuna monte edebilecek. Çok fazla kafaya takmasak da bütün özelliklerini sevdiğimiz bir telefonun “şu özelliği de şöyle olsaymış tadından yenmezdi” diye aklımızdan geçirdiğimiz oluyordur. Project Ara bu tarz serzenişlere son verebilir.
Bu projenin, Google’ın mobil cihaz piyasasında daha etkin yer alma çabasının bir sonucu olduğu su götürmez bir gerçek. “Android yok mu ?” demeyin hemen 🙂 Sonuç olarak Android Linux tabanlı bir yazılım ve Linux’un en büyük esprisi özelleştirilebilir olması. Bu da Google’ın tam anlamıyla sektöre yazılım olarak hakim olamamasını getiriyor. Eğer ki bu proje tutarsa, cihaz içindeki yazılımın daha az özelleştirilebilir olması gerekecek. Tabi bir de Nexus cephesi var ki Google’ın, kendi Android’ini piyasaya yerleştirmek için uyguladığı bir yöntem. Bu cihazları da diğer telefon üreticilerine yaptırmasından anlayacağımız gibi donanım tarafında Google hiç yok. Böyle bir çabası da olmadı zaten. “Güncelleme” kendini yırtan kullanıcı grubunun “Android’in güncellemeleri en önce alacak telefonlar” diye lanse edilen bu cihazlara çok talep göstermemeleri de Google’ı düşündürtüyor olsa gerek.
Proje ile donanım üretiminin el değiştirmesini çok beklemesek de büyük üretici olarak pazarı domine eden tüm firmaların tahtı sallanacak, Teknosa, TP-Link, Operatörler gibi laf olsun diye telefon üreten/ürettiren kesim diye bir şey kalmayacak. Microsoft yazılımları ile bu savaşın içinde yer alacaktır. (Zaten donanım işinden çıkacaklarına dair ciddi dedikodular dönerken)
Bana göre bu sistemin kullanıcılara getireceği en büyük kazanç, donanım bileşenlerine sahip bir telefonu daha ucuza mal edilebilecek olması. Günümüzde pek çok sektörde karşılaştığımız ve “aracı” diye tabir edilen yapılanma benzeri şekilde telefon donanımlarını bizlere ulaştıran üreticiler maliyetleri arttırıyor. Kamera, batarya, sensör gibi bileşenleri Apple, htc gibi firmaların elinden değil de doğrudan üreticisinden satın alacak olmamız bize hatırı sayılır maliyet artışı olarak dönecektir.
/>
Gerçekten sistem bu şekilde mi işleyecek? Aracıları ortadan kaldırınca maliyetler düşecek ve biz de daha ucuza cep telefonu sahibi mi olacağız ? Evet bu durum kesinlikle böyle olmayacak. Buna ek olarak belki kaybedeceğimiz pek çok şey daha olacak.
Teknoloji forumlarının favori konularından biri bilgisayarda yaşanan sorunların çözümüdür. Bu oran cep telefonlarında bunun yarısı kadar belki daha da azdır. Örnekten anlayacağınız üzere bu konuyu bilgisayar vs cep telefonu olayına benzetiyorum. Veya kullananların tahmin edeceği gibi pc vs mac kıyaslamasına da benzetilebilir. İnternet ortamında cep telefonlarına çözüm arayanların sayısının az olması, kişilerin sorunlu cep telefonlarını yetkili servislere götürmeleridir. Öte yandan pc toplayan bir kişi ise sorunu için muhatap bulamayacaktır. Bu da beraberinde diğer kullanıcıların tecrübelerinden yararlanma zorunluluğunu getirmekte. Sorun bilgisayarın hangi bileşeninden kaynaklanmakta? Kullanıcını hatalı bileşen kullanması mı söz konusu yoksa ekran kartı üreticisi hatalı sürücü mü yayınladı? Sonuç olarak ilk dezavantajı görmüş bulunuyorsunuz. Sorun olduğunda karşımızda resmi muhatap bulmak zor hatta imkansız olacak.
Project Ara bariz bir şekilde toplama bilgisayar mantığı ile hayata geçirilmeye çalışılan bir çalışma. İkinci husus olarak karşımıza şu çıkıyor: Cep telefonlarında da, aynı pclerde olduğu gibi modülerliğe ihtiyaç var mı ? Bunun cevabı benim açımdan hayır. Bilgisayarlar o kadar geniş kullanım alanlarına sahip ki, devasa boyutlu olanlarından çocukken yediğimiz Algida dondurmalarına kadar boyutlarda çeşitli modelleri var. Oyun, grafik, çizim, karmaşık hesaplamalar, sadece internete girmek, ofis dokümanları düzenlemek, evde multimedya merkezi kurmak, reklam panosunda görüntüleri göstermek …. Bunların hepsi için ayrı konfigürasyonlar gerekiyor. Bilgisayar oyunu oynamayacak bir kişi, değeri 1000 TL’ye varan bir ekran kartının dahil olduğu bilgisayara para vermek istemez. Sınırlı bir alanda çalışması gereken bilgisayar için de, sınırda performans gösterecek minimalist bir şey tercih edilmesi gerekecek. Cep telefonlarını 2007 öncesi ve sonrası olarak ayırdığımızda 2007 sonrası telefonları cep bilgisayarları şeklinde tabir etmek mümkün.
PC’lerde sıkça karşılaşılan yazılım-donanım uyumu problemlerini modüler telefonda da görmek çok uzak bir ihtimal sayılmaz. Peki gecenin bir vaktinde güç bela bulduğumuz bir prizde telefonumuzu şarj etmek üzere iken sim kart okuyucu ile telefon anakartı arasında bir yaşanacak bir problemden dolayı acil etmemiz gereken bir telefonu edemezsek ? Modülerlik için böyle bir şey feda edilir mi ? Bu sorunun cevabı ile ilgili iki tarafın olacağı aşikar. Kimileri bunu önemsemeyecek, kimileri için vazgeçilmemesi gereken bir özellik olacak.
Pek tabi bu öngörüleri kağıt üzerinde yapıyorum. Sektörün ilerleyeceği noktanın neresi olacağı halen belirsizliğini koruyor. Project Ara’nın başarılı olmasının tek yolu mümkün olduğunca çok standartlaşmadan geçiyor. En başta Windows gibi çıkan her donanımı destekleyecek bir yazılım olmalı. Bu durum Apple ve Microsoft’un hoşuna gitmeyecektir. Kendi standardını oluşturan parça üreticileri grubu olmamalı. Bluray vs HD DVD benzeri savaşlar yaşanmamalı. Çeşitliliğin sağlanmaması ise yeterli kullanıcı grubunu kendine çekememesiyle sonuçlanır.
Sonuç olarak; Prject Ara’nın cep telefonu anlayışını 2007’de olduğu gibi kökten değiştirecek mi yoksa ölü mü bir proje olacağını bu saydıklarım belirleyecek. Telefon üreticilerinin bunu tüketicilere nasıl anlatacakları da ayrı bir etken olacaktır.
Teknolojiniz bol olsun.
14.11.2016 Düzeltme/Değerlendirme:
Ütopik bir proje olarak ortaya çıkan Project Ara, Google’ın kararı ile sonlandırıldı. Öyle görünüyor ki, bu yazıda bahsettiğimiz standartlaşmayı sağlama konusunda mesafe katedilemedi. Ya da cep telefonlarına parça üreten üreticileri, telefonlara modül üretimi konusunda ikna edilemedi. Onların açısından bakacak olursak; kurumsal bir markaya ürün satmak, klasik bir şirket gibi donanım satmaktan daha cazip geliyor. Belli bir planlama dahilinde üretim yapacak olan bir marka ürününün donanımlarını üretmek ve anlaşılan fiyat üzerinden satış yapmak riski çok daha az olan bir süreç. Diğer taraftan, başka markalarla rekabet olsa da ürün pazarlama gibi ilave pek çok ayrıntıyı da halletmeleri gerekecek.
Bununla paralel olarak; Yaklaşık 1,5 ay sonra Google, Pixel ve Pixel XL isimli telefon duyurdu. (Bu telefonlar, Google’ın duyurduğu bir dizi yeni ürün/hizmetten biri. Etkinlik ve diğer ürün/hizmetler ile ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum.)
Bu sefer farklı olan ise telefonların, üretim süreci ve konsepti aynı olsa da, Nexus isminin yerini Google’ın kendi markası alması oldu.
Project Ara’yı ilk duyduğumda ve gidişatına baktığımda aklıma gelen şey Google’ın, telefon üreticilerinin tekerine çomak sokarak pazar payını dağıtmayı istediği yönündeydi. Tabi böyle bir cihaza sahip olmak istediğinizde hepsinde standart bir şekilde yer alacak olan tek donanım Google’ın vereceği gövde kısmı olacaktı. Telefon pazarında söz sahibi bir marka olmak kadar iyi olmasa da bu da çok iyi bir şeydi. Kim bilir belki de bir sonraki adım olarak kendi telefonunu satacaktı. Kısaca böl-parçala-yönet 😃
Hiç şüphesiz Google akıllı telefonları bilgisayar mantığına uyarlamaya çalıştı. Bilgisayardaki donanım esnekliğinin insanları cezbedeceğini düşündü. Ama göz ardı ettiği nokta, yazıda da belirttiğim gibi, bir bilgisayarın o kadar geniş kullanım alanı var ki… Telefonlar ise ilk hayatımıza girdikleri günden bugüne temelde iletişim kurma amacına hizmet ettiler. İletişimin türü, hızı değişse de hatta içine “sosyal” tabiri girse de bu işlev hep aynı kaldı. Whatsapp, Instagram gibi popüler servisler çok daha sonraları Masaüstü bilgisayar ortamına geldi.
Göz ardı edilen başka bir nokta da; insanların sıfırdan kendilerine bir sistem kurmak yerine hazır kurulu sistem çözümlerine de ilgi gösteriyor olmaları. Son birkaç yılda masaüstü pc satışları ile dizüstü pc satışları birbirine yakın oranlarda seyrediyor. Masaüstü sistemlerde de iMac bilgisayarlar artan bir grafiğe sahip. HP, Lenovo, Sony gibi markalar all-in-one denen bütünleşik bilgisayar konseptinde cihazlar ürettiler. Son olarak Microsoft da Surface Studio cihazı ile bu trende ayak uydurdu. All-in-one yanı sıra MSI, Samsung gibi firmalar bütünleşik bilgisayar kasası konseptli ürünler çıkardı. Bakıldığında, insanların işlerine yarayan hazır çözümleri de hatırı sayılır derecede tercih ettiği aşikar.
Bu durum telefon için de aynı. Üstelik telefon değiştirme süresinin 2 yıl ortalamasına gerilediği şu günlerde tüketici, sahip olduğu bir telefonun beğenmediği özelliğine katlanmak yerine değiştirmeyi tercih eder hale geldi.
Şirketten yapılan açıklamaya göre proje sonlansa da başka bir firmaların lisanslama için tekliflerine açık oldukları da ifade edilmiş. Bedeni aramızdan ayrıldı ama ruhu hep bizimle birlikte olacak gibi oldu 😃 Bu fikri alıp da hayata geçirmek isteyen firma olacağından şüpheliyim. Gelecek vaadetse, Google sonuna kadar çabalardı zaten.
Şirket Glass’ın ardından ikinci bir ütopik deneysel ürün fiyaskosu yaşıyor. Bakalım ileride böyle deneysel bir ürünün tutmasını sağlayabilecek mi ?