Teknolojik Ekosistemler

Teknolojiye Farklı Bir Bakış

Bu yazıda; etrafımızda en az bir tanesine denk geldiğimiz “Adam Apple logolu ne varsa almış” diyeceğimiz kişilerden bahsedeceğiz. Tabii ki bu kişilerin psikolojilerine değinmek yerine o kişilere bu ürünleri kullandırtan kapitalist(!) sisteme değineceğiz

 

Malumunuz “ekosistem” kelimesini terim anlamı olarak belli sayıda ürünün birbiri ile uyumlu şekilde çalışacağı bir düzen olarak tanımlayabiliriz. Antrenman sırasında üstünde Adidas eşofman, altında Adidas krampon olan bir futbolcunun, Adidas Micoach topu ile çektiği şutların istatistiklerini cep telefonundan izlemesi de bir ekosistemin sonucudur, iPhone ile çektiği görüntüleri iMac bilgisayarında düzenledikten sonra Apple TV’de göstermesi de. Yazımız elbette bilgi teknolojileri alanında olacak.

 

Ekosistem için birden çok ürününüz ve bu ürünleri destekleyecek bir yazılım olması gerekir. Bunu günümüzde yapabilen iki firma var. Apple ve Microsoft. Başarabilen ise Apple. Microsoft’un başarısız olduğunu söylemek için erken sayılır ama başarılı olacağına dair de bir umut vermiyor. Google’ı da Android ile bu işin yazılım kısmına ekleyebiliriz.

 

Apple uzun bir süre bilgisayar üreticisi oldu. Daha sonra cep telefonundan tabletlere, ev multimedya sistemlerinden, routerlara kadar pek çok alanda ürünleri olan bir firma oldu. Grafikte göreceğiniz üzere, yükselen bir grafiği olması ile birlikte borsa değeri açısından asıl sıçramasını 2007-2008 döneminden sonra yapmaya başlıyor. Bu da iPhone’u ilk tanıttıkları dönem. Halen daha firmanın en önemli gelir kalemini oluşturan ürün grubu iPhone.

 

Apple Borsa değeri

 

iPhone, sadece Apple firmasının başarılı bir ürünü olmadı. Kimilerine göre firmayı batmaktan kurtardı. Ama şu kesin ki firmayı şaha kaldıran bir ürün oldu. Bunun yanında iPad de benzer bir etki yarattı diyebiliriz. Bu ürünler, firmanın tanınırlığı arttırırken diğer ürünlerine olan ilgi de benzer şekilde arttı.

 

          annual-mac-sales-6c  appletv-140228-1

 

iPod satışları, cep telefonlarına entegre gelen müzik oynatma özelliğine paralel olarak azaldı. Tablet pazarı küresel ölçekte daralma eğiliminde.

 

apple-unit-sales-20151

 

Bu durumun nedeni “iPhone çok iyi bir cihaz, Apple her şeyi çok kaliteli yapıyor. Kesin bunların TV set-top box’ları da çok iyidir” durumu değil sadece. Bugün dışarıda iPhone ile çektiğiniz bir resmi çok rahat bir şekilde Apple TV üzerinden kendi TV’nizde görüntüleyebiliyor, Mac bilgisayara indirdiğiniz uyumlu formattaki video dosyasını Apple TV aracılığı ile TV’den izleyebiliyor, çektiğiniz resimleri rahatça Mac bilgisayara aktarıyor, iPhone’a gelen aramayı Mac bilgisayarınızdan cevaplayıp SMS’lere cevap yazabiliyorsunuz. Evinizde başka marka kullanmak yerine Airport Extreme router’ı kullanıyorsanız, evdeki ağ performansı artıyor. iPhone’da iTunes üzerinden satın aldığınız bir şarkıyı Apple TV üzerinden ev sinema sistemine bağlı TV’den dinleyebiliyorsunuz.
Bunun gibi çok farklı kombinasyonlar düşünebilirsiniz.

 

Bir cep telefonu, evinde de bir bilgisayar ve TV için medya oynatıcısı alacak olan kişinin tercihinin, eğer iPhone ve Macbook Pro sahibi ise diğer ürünün de Apple olması çok da şaşırtıcı olmaz herhalde. İşin içine, pek istediği satışı rakamlarına ulaşamasa da, akıllı saatleri ekleyebiliriz. Yapılacak bir iş var ve bunun için de kullanılacak bir cihaz.  Yine aynı şekilde, bu cihazlara sahip olan bir kişinin müzik çalar alacağını varsayarsak, “neden alacağım cihaz iPod olmasın ?” demesi de muhtemeldir.

 

Buradan şu sonucu da çıkarabiliriz: Spesifik bir amaçla kullanılacak cihazların, genel kullanıma yönelik cihazlarla uyumlu olması bekleniyor. Söz gelimi, insanlar, TV’lerine bağlı medya oynatıcılarının desteklediği cep telefonlarını almak yerine cep telefonlarındaki dosyaları oynatabilecek medya oynatıcı alırlar. (Burada anlatmak istediğim konu ideal bir medya oynatıcının özellikleri değil tabi ki. Böyle bir cihazın mümkün olduğunca çok cihazla uyumlu olması ideal olandır. Bununla birlikte bu cihazları alan kişilerin de bir sebebi var ve biz de bunları irdeliyoruz. )

 

Bu durumun farkında olan Apple firması, son yıllarda bu tip yan ürünlerini de ön plana çıkarmaya başladı. Grafiklerden de görüleceği üzere; satışlarında istikrarlı bir artış da görülüyor. Hatta, her yıl güncellenen Mac bilgisayarların işletim sistemlerinin 2012 yılında yayınlanan sürümü Mountain Lion da “MAC OS X 10.8” yerine “OS X 10.8” olarak duyurulmuş ve bu  durum, şirketin iki işletim sistemini birleştirmenin ilk adımları olduğu konusunda yorumlar yapılmıştı. Bu şekilde düşünülmesinin altı boş değildi elbette. ios 5 ile kullanılmaya başlayan, Notlar, Hatırlatıcı, Bildirimler, dahili Twitter ve Facebook entegrasyonu, Game Center, AirPlay ile görüntüleri Apple TV’ye yansıtma gibi mobil özellikler Mac bilgisayarlara gelmişti. Bu sayede Mac bilgisayarınızda yazdığınız bir notu dışarıda iPhone’dan okuyabilecek, iPhone’da ayarladığınız bir hatırlatma bildirimi akşam evinizde çalışıyorken bilgisayarınızda görüntülenecekti. İki işletim sisteminin tek çatı altında bir araya gelmesi hayalini kuranların hevesleri şirketin açıklamaları ile son buldu, hatta yeni duyurularda, cihazlara has işletim sistemleri cihazlara has öneklerle duyuruldu: tvOS, watchOS, macOS… Ama bu durum, işletim sistemlerinin yeni sürümlerinin, uyumluluğu arttıracak yenilikler içermeyeceği anlamına gelmeyecek.

 

the-apple_ecosystem

 

Hiç kuşku yok ki, ios ve Mac OS’u aynı işletim sistemi olmasını isteyenler sayısı yüzbinleri bulan uygulamalardan bilgisayarlarında da faydalanmak istedikleri için bunu istiyorlar. Tarayıcıyı açıp adres satırına www.facebook.com yazmak yerine uygulama ikonuna tıklayıp bildirimlere bakmak cezbedici geliyor. Ama bu düşünceyi mantıksız bulmayan bir firma vardı. Microsoft, Windows 10 ile, bütün cihazlarında (Surface Tabletler, Xbox One, Lumia telefonlar) aynı işletim sisteminin kullanacağı açıklandı. Aynı arayüz, aynı uygulama mağazası. Hatta Windows 8 ile Microsoft, bilgisayar ve tabletleri aynı çatı altında toplamanın ilk adımını atmıştı. Hatta bu adım o kadar sert bir adım oldu ki, Windows 10’da bu geçiş biraz daha yumuşatıldı. En azından şimdilik kullanıcılar şimdilik bu durumdan şikayetçi değil.

 

en-MSUSA-Surf-Mod-D2-Save-300-Surface-and-Xbox-p8720-desktop

 

Ekosistemlerin, donanımın yanı sıra yazılım ayağı da var. Yazılım ayağında sektörün kendi standartları oturmuş durumda. Bir platformda satın aldığınız dijital içerik veya uygulamayı, aynı işletim sistemini (daha doğrusu aynı firmanın işletim sistemlerinden birini) kullanan başka cihazlarda da kullanabiliyorsunuz. Mac bilgisayarınızdaki iTunes üzerinden satın aldığınız bir şarkıyı iPod, iPad, iPhone, Apple TV üzerinde dinleyebiliyor, Google Play internet sayfasından kiraladığınız bir filmi Android telefonunuzdan izleyebiliyorsunuz. Ya da Evernote gibi hemen hemen her platformda çalışan yazılımlar ile cihazınızın ne olduğu önemli olmaksızın çalışmalarınızı her ortamda sürdürebiliyorsunuz.

 

Elbette firmaların kendi ekosistemlerini kurmalarının bir amacı var. En temel şekliyle ellerindeki müşteriyi tutmak. Apple örneğinden gidecek olursak; bir iMac sahibi oldunuz, bir baktınız cihazınız NTFS dosya biçiminde formatlanmış diskleri okumuyor, bir HDD’ye yedek alacaksınız, bunun için de gidip bir markanın Mac OS uyumlu disklerini alıyorsunuz. Yüzlerce fotoğrafınızı bu diske yedeklediniz. Aradan yıllar geçti, bilgisayarı değiştirme ihtiyacınız doğdu. Bu durumda yılların fotoğraf arşivini okuyamayacağınız bir bilgisayar almak çok da akılcı olmaz. Gözünüz diğer cihazlara da kayıyor ama “Mac’lerde aslında kötü cihaz değil” diyerek yine bir iMac alıyorsunuz.

 

Benzer bir senaryo da ise iPhone sahibisiniz ve çektiğiniz fotoğrafları TV’de evdekilere göstermek ve YouTube’da açtığınız videoları da geniş ekranda izlemek istiyorsunuz. Bunun için en ideal çözüm WD Live TV almak yerine Apple TV almak olacaktır. Bu durum çok hoşunuza gitti ve telefonunuzu değiştireceğiniz zaman yine bir iPhone tercih edeceksiniz.

 

Donanım anlamında bu işe soyunan iki firma var dedik ve bunu tam manasıyla başarabilen Apple. Ama işin esası Microsoft da köken olarak yazılım firması olduğu için asıl amacının bu olduğunu söylemek zor. Yazılımsal ekosistemler, farklı donanımları desteklemek üzere tasarlandığından cihaz seçimi konusunda çok fazla esneklik sunmaktalar. Örneğini verdiğimiz, cep telefonu görüntülerini TV’de izlemek için cihaz olarak Apple TV seçmek yerine Google Chromecast seçseydik, Chrome tarayıcısını çalıştıran herhangi bir Android cep telefonu işinizi görecekti. Microsoft’un ekosistemine girdiğinizde de Surface Tabletiniz’den satın aldığınız bir içeriği çok büyük ihtimalle bilgisayarında da kullanabileceksiniz.

 

Firmaların bu konuya her geçen gün verdikleri önemin arttığı görülüyor. Samsung, Tizen ile ürettiği cihazların yazılımını, Google kendi telefonunu üreterek donanımları kontrol altına almak istiyor. Bir nevi Apple benzeri bir ekosistem kurma peşindeler. Çağımızın, bireylerin oluşturduğu kişisel veri yığınlarının toplanıp değerlendirilmesi çağı olduğunu düşündüğümüzde bu çaba anlamsız olmayacak. Android’in Linux-vari yapısından dolayı firmaların kendine göre değiştirmesi Google’ı, o kadar çaba sarfederek ürettikleri cihazlarının kullanıcı deneyiminin Google’da olması telefon üreticilerini rahatsız ediyor.

 

Tek başına bir ekosistem oluşturmak kolay değil. Koskoca Microsoft bile bu konuda yeterli adım atamadı. Yukarıdaki grafiklerden de anlaşılabileceği gibi Apple’ın ekosistem olarak yükselişi mobil pazarda yer almasıyla başladı. Keza Android de gerek güçlü marketi gerek özelleştirilebilir yapısıyla farklı cihaz gruplarında kendine yer bulmayı başardı. Sanırım güçlü bir ekosistemin arkasında yatan temel gerekliliğin güçlü bir market yapısı olduğu rahatlıkla anlaşılıyor. Burada da değindiğim gibi Microsoft bir türlü mobil cihazlar için kullanıcıları mutlu edecek bir market oluşturamadığı gibi var olan yapıyı da erozyona uğratıyor. Gün içinde en çok haşır neşir olduğumuz elektronik cihazımız cep telefonlarımız. 150 kere saate bakmak için telefonlarını cebinden çıkaran kişiler olduğunu düşünürsek özellikle … Mağazada alışveriş yaparken hoşumuza giden bir şarkıyı Shazam vasıtası ile öğrenip bunu bir dijital müzik servisinde satın aldıktan sonra evimizdeki Hi-fi sisteme bağlayıp dinlemek, yolda aklımıza gelen bir TV programı için cep telefonundan hatırlatma kurduktan sonra akşam evimizde akıllı saatimizin bizi uyarması büyük rahatlık.

 

İnternete bağlanabilen cihazlar için konuşursak; bir ürün grubunda ne kadar çok müşteriniz varsa o kadar fazla kullanıcı verisi  alabilir, bununla orantılı olarak da daha gerçekçi tüketici eğilimleri tahminleriniz olur. Başarılı bir ekosisteminiz varsa da o derece farklı ürün grupları için kullanıcı verisi elde edebilirsiniz. Samsung, cep telefonlarından müşterilerinin spor alışkanlıklarını öğrenemez ama Gear S2 saati de satın alan müşterilerinden bu veriyi alabilir. Aynı şekilde bir ülkede hangi TV programlarının daha çok izlendiği bilgisini de cep telefonları yerine sattığı TV’lerden alabilecek. Bu nedenle firmalar hem yazılım hem de donanım olarak ürettikleri ürün/hizmetin kendi kontrollerinde olmasını istiyor.

 

Bu arada; bu alanda sessiz sedasız ciddi oyuncu olmaya başlayan, sessiz sedasız olmasını tüketici elektroniği firması menşeli olmamasına borçlu olan bir firma daha var: Amazon.
Online alışverişi devi bu konuda ilk hamlelerini önceden atmaya başlamıştı. Firmanın da ilk temellerinin atıldığı günlerden bu yana önemli bir satış kalemi olan kitap konusunda ilk donanımı kindle e-kitap okuyucular oldu. Daha sonra, büyük bir ilgi ile talep gören tablet furyasına katılarak Fire Tabletleri tanıttı. Bunları ölü bir proje olarak değerlendirebileceğimiz Fire Phone, TV Set-top-box gamında Fire TV ve Fire TV Stick, son olarak da hoparlör Echo takip etti.
Amazon, bütün hizmetlerini ABD sınırları dahilinde, bazı hizmetlerini sınırlı sayıda ülkede veren bir firma. Bu nedenle çıkardığı ürünler bir Apple, Google, Microsoft gibi ses getirmiyor ama bu konuda atılan adımları takip etmemize engel değil.
Şimdilik bir fiyasko olan fire phone ve arkasındaki politika ile ilgili aşağıdaki videoya göz atabilirsiniz.

Bakıldığında; Amazon’un da “ne alacaksan benim aracılığımla satın al” felsefesini benimsemiş olduğu açıkça görülüyor. Yukarıda saydığımız diğer şirketlerden ayırmamız gereken nokta da burası. Teknoloji firmaları kullanıcılara ihtiyacı olabilecek, birbirleriyle uyumlu bütün ürünleri sunup kullanıcıların bunları almasını istiyorken, Amazon kendi üzerinden bu işlemin yapılmasını istiyor. Pazar sunduğu donanım ürünlerine bakıldığında birbiriyle uyumlu çok sayıda ürün yerine alışveriş yapmayı kolaylaştırmayı hedefleyen ürünler olduğunu görüyoruz. (Kindle e-kitap okuyucunun hem bu kapsama hem de bu kapsamın dışına alabileceğimiz bir yönü var.) Fire TV’de izlediğiniz bir filmin o anki sahnesinde yer alan bir aktörün bilgilerini Fire Tablet üstünde görebilmek gibi bazı uyumluluk kırıntıları olsa da bu tip özellikler Amazon tarafından öne çıkarılmıyor.
_______________
Her hakkı saklıdır.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir